Çabuk Kabul Olan Dua – Seriul-İcabe Duası
“Beledu’l-Emin” kitabında İmam Musa Kâzım’dan (a.s) bir dua rivayet edilmiş ve hakkında “Şanı yüce ve çabuk kabul olan duadır” denmiştir. O dua şöyledir:
اَللّـهُمَّ اِنّي اَطَعْتُكَ فِي اَحَبِّ الأَشْياءِ إليْكَ وَهُوَ التَّوْحيدُ وَلَمْ اَعْصِكَ فِي اَبْغَضِ الأَشْياءِ اِلَيْكَ وَهُوَ الْكُفْرُ فَاغْفِرْ لي ما بَيْنَهُما يا مَنْ اِلَيْهِ مَفَرّي آمِنّي مِمّا فَزِعْتُ مِنْه اِلَيْكَ،
Allah’ım! Benim çok günahlarımı bağışla ve az itaatimi benden kabul buyur. Ey benim yegane hazırlığım, ey benim ümidim ve dayanağım, ey benim sığınağım ve desteğim, ey tek ve ey yegane olan; ey de ki: O Allâh birdir; Allâh Samed’dir (Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir); kendisi doğurmamıştır ve doğrulmamıştır; hiçbir şey O’nun dengi olmamıştır.
Kulların arasından seçtiğin kimselerin hürmetine, yaratışında hiç kimseyi kimsenin benzeri kılmamışsın, Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salat et ve benim hakkımda sana layık olanı yap.
اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِالْوَحْدانِيَّةِ الْكُبْرى وَالُْمحَمَّدَيَّةِ الْبَيْضاءِ وَالْعَلَوِيَّةِ الْعُلْيا وَبِجَميعِ مَا احْتَجَجْتَ بِهِ عَلى عِبادِكَ وَبِالاِسْمِ الَّذِي حَجَبْتَهُ عَنْ خَلْقِكَ فَلَمْ يَخْرُجْ مِنْكَ اِلاّ اِلَيْكَ، صَلِّ عَلى مُحَمِّدٍ وَآلِهِ وَاجْعَلْ لي مِنْ اَمْري فَرَجاً ومَخرَجاً وَارْزُقْني مِنْ حَيْثُ اَحْتَسِبُ وَمِنْ حَيْثُ لا اَحْتَسِبُ، اِنَّكَ تَرْزُقُ مَنْ تَشاءُ بِغَيْرِ حِساب.
“Allah’ım! Ben senin yanında en sevimli şey olan tevhid konusunda sana itaat ettim ve en gazap edilmiş şey olan küfür konusunda sana karşı isyan etmedim. O halde bu ikisinin arasında tüm yaptıklarımı bağışla; ey kaçışım kendisine olan! Bana korktuğum her şeyden emniyet ve güven ver.
اَللّـهُمَّ اغْفِرْ لِيَ الْكَثيرَ مِنْ مَعاصيكَ واقْبَلْ مِنِّي الْيَسيرَ مِنْ طاعَتِكَ يا عُدَّتي دُونَ الْعُدَدِ، وَيا رَجائي وَالْمُعْتَمَدَ، وَيا كَهْفي وَالسَّنَدَ، وَيا واحِدُ يا اَحَدُ، يا قُلْ هُوَ اللهُ اَحَدٌ اَللهُ الصَّمَدُ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ، اَسْأَلُكَ بِحَقِّ مَنِ اصْطَفَيْتَهُمْ مِنْ خَلْقِكَ وَلَمْ تَجْعَلْ في خَلْقِكَ مِثْلَهُمْ اَحَداً اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِهِ وَتَفْعَلَ بي ما اَنْتَ اَهْلُهُ،
Allah’ım! Ben senin yüce tevhidin, Hz. Muhammed’in nuru , Hz. Ali’nin yüce makamı, yarattıkların üzerine hüccet kıldığın bütün şeylerin ve senden ancak yine sana gelen bütün kullarından gizlediğin ismin hürmetine, Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salat eyle, benim işimde çıkış ve kurtuluş ver; umduğum ve ummadığım yerden beni rızıklandır; sen istediğine hesapsız rızık verirsin.”
Sonra hacetlerini iste.